Konuyu Mali Müşavirlik mesleği üzerinden ele alacağım, tabi sorunlar tüm bilirkişilik müessesesi için aynı olsa da…

Tüm meslektaşlarım bilirler, mahkemelerde bilirkişilik yapmak için gerekli çok usandırıcı ve trajikomik bir usul uygulanmaktadır.

Öncelikle bir sertifika alma zorunluluğu bulunuyor, bu işe yıllarını vermiş üstatlardan gün boyu mesleki
deneyimlerini ve tavsiyelerini dinlediğimiz ilham verici bir seminerden sonra sertifikalarımızı alıyoruz. Mesleki anlamda bu seminer size ne katıyor derseniz söyleyecek çok söz bulamıyorum ama en azından meslektaşlarımızla bir araya gelebilmenin mutluluğunu yaşamak bile tarifsiz bir duygu diyebilirim.

İkinci aşama bilirkişilik için mahkemelerin her yıl ilan ettikleri listelere müracaat faslı başlıyor, bunun için gerekli evrak formalitelerini tamamladıktan sonra adliye binasındaki başvuru yerine gidilmesi ve evraklarınızı teslim etmeniz gerekiyor, tabi öncelikle sıra numarası almanız ve tam gününüzü buna ayırmayı göze almanız gerekmekte çünkü tüm bilirkişiler aynı gün tek bir merkeze çağrılıyor ve muhtemel binlerce adayın kuyruk izdihamından sizde nasibinizi alıyorsunuz,
evrak tesliminden sonra yetkili hakim huzurunda topluca bir yemin töreni düzenlenerek namus ve şeref sözleri veriliyor.

Tüm bu işlemleri tamamladıktan sonra artık ceza veya hukuk mahkemelerinden size davet gelmesini beklemeye
başlıyorsunuz, taki bir sonraki yılın liste başvuruları başlayana dek. Çünkü o davet size bir türlü gelmiyor, mahkemenin talep ettiği bilirkişiler her nasılsa hep aynı kişiler ve yıllardır değişmeyen bir KAST oluşmuş. Buradan arta kalan
bir iş olursa sırada bekleyen sayısız meslek mensubu da cabası…

Peki bu KAST sistemi nasıl işliyor, bunun detayları hakkında ortada dolaşan değerlendirmelere inanmak istemiyorum ama bu durumun açıklamasını yapmak noktasında söyleyecek bir söz de bulamıyorum.

Bu şekilde işleyen sistem yüzünden bilirkişilik müessesesi çürümeye ve işlevini yitirmeye yüz tutar. Birkaç kişinin tekeline bırakılmış bilirkişilik müessesesi mahkemenin adil bir karar vermesinin önünde temel bir sorun olmaya başlar. Bu sorun beraberinde başka sorunlarda getirir, bilirkişilik yapanlar adil yargılamanın ihtiyacı olan teknik bilgi ve belgeye dayanması gereken raporlarını, tarafsız ve mevzuatlara uygun olarak hazırlama kaygılarını yitirmeye başlar. Sebebi ise bu görevi bir
meslek olarak idrak etmeye başlamaları ve kazançlarının büyük kısmını bu görevden elde etmelerinden kaynaklanır. Oysa bilirkişilik bir meslek değildir ve kazanç elde etme kaygısı ile yapılamaz bu adil yargılama ve tarafsızlık ilkesine aykırıdır. Bilirkişiler meşgul oldukları mesleki deneyimleri ve teknik bilgileri ile mahkemenin adil ve tarafsız karar vermesinde gereken kanaatin oluşması için görev yaparlar. Ama bilirkişiliği meslek haline getirmiş meslek mensuplarının ise asıl mesleklerinden uzak kalmalarından dolayı mesleki deneyim ve bilgilerinin de eriyeceği kaçınılmaz olur ki buda onların kanaatine dayanan yargılama sonuçlarının adil ve tarafsızlığına gölge düşürür. Bu konuda Danıştay Başkanının görüşleri de durumun vahametini gözler önüne sermektedir.

Olması gereken, Bilirkişilik müessesesinin yeniden revize edilerek, mesleki deneyim ve bilgisinden istifade edilecek meslek mensuplarının tayininin Mahkeme tarafından meslek örgütlerinin yetkili odalarından talep edilmesidir. Meslek odalarının kendi bünyelerinde oluşturulacak bir komisyon tarafından görevlendirilen meslek mensuplarının Bilirkişilik yapmaları oluşan bu KAST sisteminin ortadan kaldırılarak bilirkişi seçiminin adil ve tarafsız, maddi kaygılardan uzak olmasına,  bildirilecek görüşlerin kesin, tam ve güvenilir olmasına, mahkemenin ihtiyacı olan teknik bilgi ve deneyimden daha etkin faydalanmasına olanak verir.

Hatta Odalarda oluşturulacak komisyonlar bu bilirkişilik görevini gerekli asgari şartları taşıyan mesleğe yeni başlamış genç meslek mensuplarına vermeli ve bu meslek mensuplarının hazırlayacakları raporları yine bu komisyon tarafından oluşturulacak “Okuma Kurulları” tarafından incelenerek nihai şekli verildikten sonra mahkemeye sunulmasını sağlayabilirler. Bu hem oda kurullarının aktif bir şekilde işlemesine, hem genç meslek mensuplarının kendilerini yetiştirmesine önemli bir
katkı sağlar. Meslek odalarına katkı sağlar, üyelerin odalarına sahip çıkmalarına katkı sağlar ve odalara dinamizm katar.

Böylesi bir uygulama Bilirkişilik müessesesinin daha dinamik işlemesine ve daha saygın bir statü kazanmasına
yardımcı olur. Tüm meslek odalarını bu talep için gerekli çabayı göstermeye bunun için gerekli mevzuatların değiştirilmesi için mücadele vermeye davet ediyorum.

AHMET EROĞLU
S.M. Mali Müşavir, Antalya